Bursalıların çoğu gibi, Rumeli göçmenlerinin bütün tipik özelliklerini
taşıyor Remzi Cinoğlu. Uzun boylu, özgüvenli, rahat. 1929’daki göç sırasında
Bulgaristan’dan gelen ailesi Bursa’nın bir köyüne yerleştirilirken babası daha
dört yaşında bir çocukmuş. Bu bağlantı, bugün 66 yaşında olan Cinoğlu’na halen
çifte vatandaşlık hakkı sunuyor. Bir yanı hâlâ Bulgaristan topraklarında. “Biz
dört erkektik. Ben ikinci sırada olmama rağmen, babam çok güvendiğinden liseyi
bitirir bitirmez demir ticareti yaptığımız şirketin yönetimini bana bıraktı.
1970’lerin başıydı ve Bursa’da bir sanayi hareketi vardı, dev fabrikalar
kuruluyordu. Çoğuna inşaat demirini ben sattım. İşte o dönemde Ali Osman
Sönmez’le tanıştım ve hayatım başka bir yön aldı” diyor gençlik yıllarını
anlatırken.
Ali Osman Sönmez’in kendisine bir nevi “koçluk” yaptığını söyleyen Cinoğlu, onun
yönlendirmeleriyle tekstilde önemli adımlar atmış. O dönemde kurulan Marmara
Tekstil (Marteks) bugün sadece perde ve döşemelik kumaş satarak Türkiye’nin ilk
1.000 ihracatçısı arasına girdi.
Bir neslin “Baliç’i Fenerbahçe’ye satan adam” olarak tanıdığı ve bir dönem
Bursaspor’u da yöneten Cinoğlu ile Bebek’te sabah yürüyüşüne çıktık.
- Demircilikten tekstile geçiş nasıl oldu?
Kıbrıs harekâtı sonrasında yaşanan ambargo yılları bizim için “her kriz bir
fırsattır” sözünün sağlaması oldu. Ali Osman Bey’le yakınlığımdan dolayı
sanayiciler Sönmez Filament’ten iplik almak için bana geliyorlardı. Ali Osman
Bey’e ‘sizin ipliklerinizi satmak istiyorum’ dedim. O da yan odadaki oğlu Celal
Bey’i çağırdı ve talimatı verdi: ‘Bu delikanlıya iplik verin. Bundan sonra Remzi
bizim distribütörümüz’. İşte bu talimatla çok büyük meblağlı satışlara imza
attım. Daha sonra Cavit Çağlar Nergis Holding’i kurdu ve Türkiye
distribütörlüğünü de bana verdi. 1990’da bu işi Nesim Malki’ye devrettim.
- Fabrikayı ne zaman kurdunuz?
1986’da İnegöl Organize Sanayi Bölgesi’nde fabrikayı kurmuştum. İşe önce düz
tül, atlas saten üreterek başladık. Zaten çok çeşit de yoktu piyasada. Daha
iyiyi ararken Leeds Üniversitesi tekstil teknolojileri kürsüsünden bir profesöre
ulaştık. Ona kumaşlarımızdaki sıkıntıları anlattık. Bursa’ya geldi, aramızda çok
sıcak bir ilişki kuruldu, istekliliğimiz onu etkiledi. Takip eden sekiz yıl
boyunca ayda yaklaşık 10 bin pound gibi bir ödeme yaparak bu profesör belli
periyodlarla gelip bize eğitim verdi. Mühendislerimize ödevler bırakıyor ve
denetliyordu. Onun tavsiyeleriyle öyle bir hale geldik ki 1996’da Bursa’nın ilk
20 şirketi arasındaydık. Walmart’a yılda 6.5 milyon dolarlık perde satıyorduk.
- Lüksün öyküsü nasıl başladı?
ABD’nin Çin’e kotaları kaldırmasını takip eden ilk bir ayda bu ülkeye
ihracatımız yüzde 90 azaldı. Gördük ki ucuz maldan gelen para kesiliyor,
Avrupa’daki lüks perde üreten firmaları mercek altına almaya başladık. Adeta
ilim Çin’de olsa getirdik, birçok uzmandan know-how aldık. Hâlâ devam ediyoruz.
Bugün Ar-Ge’ye yılda 5 milyon lira harcıyoruz.
- Farkınız?
Bu işi bütün dünyada yöneten “editörler” var. Lüks kumaşın otoriteleri bunlar.
Onların belirttiğine göre Marteks; Belçika, İtalya, İsviçre, Fransa,
Almanya’daki iki elin parmakları kadar olmayan top seviyede kumaş üreticileri
arasında ilk iki şirketten biri. Her uluslararası fuara 500-400 yeni zeminle
gidiyoruz. Bakın, Bursa’nın ihraç ettiği 1 kilogramlık kumaşın fiyatı 5-6
dolarken bizde bu rakam 26. Yurtdışında 10’ün üzerinde tasarımcımız var. Coco
Chanel’in tasarımcısı bize kartela yapıyor. New York’un ünlü oteli Mohegan Sun
Casino’ya 1 milyon dolarlık perde sattık. ABD’de Four Seasons ve Hilton
zincirlerine perde veriyoruz. Bali’nin dünya starlarını ağırlayan tesisi Mulia
Resort& Villas’ın camlarını biz dekore ettik.
BURSASPOR BİR TUTKU
1981’de Cavit Bey'in başkanlığı döneminde kulübe girdim. Zaten küçük yaşlardan
beri altyapısında oynuyordum. Bursaspor ilk lig kupasını bu dönemde aldı. 1996-
1998 arasında da başkan oldum. Bursaspor bir tutku. Herkes beni 'Baliç'i Fener'e
satan adam' diye bilir.
GÖRÜNMEYEN BİR EL KÜRESELLEŞMEYİ BİTİRMEK İSTİYOR GİBİ
- Birçok ülke geziyor, gözlem yapıyorsunuz. Genel olarak toplum sağlığını
nasıl görüyorsunuz?
İnsanlar, 20 yıl öncesine göre daha gergin bence. Bu her yerde böyle. Sanki
arkada bir masa var ve insanları yönlendiriyor. Şu anda o masa küreselleşmeyi
bitirmek istiyor gibi bir tablo var. Kotalar getiriliyor, küresel ticaret
engellenmeye çalışılıyor. Trump da buna hizmet eden bir oyuncu.
- Hayattan ne bekliyorsunuz? 66 yaşındaki Remzi Cinoğlu’nu nasıl bir felsefe
yönlendiriyor?
Şu gök kubbede bir hoş sada bırakmak benim de isteğim elbette. Felsefem;
dürüstlük, ahlak ve adalet üzerine. Steve Jobs’un bir sözü var, “Her günü bugün
ölecekmiş gibi yaşayın, mutlaka bir gün haklı çıkacaksınız”. O haklı çıktı, ben
de öyle düşünüyorum. Bir de vicdan çok önemli. Dışardaki mahkemede hakim tarafl
ı olabilir ama sizin vicdanınız hakkı, haklıyı teslim eder. Bundan kaçılmaz.
Kaynak:
https://www.dunya.com/iyilik-saglik/icimdeki-hakimi-dinliyorum-haberi-350106